ßu Saatler...
ßu Saatler...Tam bu saatlerde sıçramıştım yatağımdan
Göğsüm paramparça olmuşcasına
Çığlık atamamıştım
Canım yanıyor kanıyorum diye
ßu saatler,
Tam bu saatlerde düşmüştün belki toprağa
ßense sırılsıklam olmuş yatağıma
Soluklarım ayaza kalmıştı
ßaka kalmıştım gittikçe soluklaşan ay ışığına
ßu saatler,
Tam bu saatlerde sen beni korurken
ßen seni özlerken soluklanmıştık
Sen son nefesine
ßen sebebini bilmediğim sızılarıma
ßu saatler,
Tam bu saatlerde sen yeniden doğmuştun
ßen birkaçgün sonra senden gelecek haberle ölmüştüm
Hep ukte olmuştur toprağına elimi sürerken
Keşke kepini alıp kaçacağıma sıkıca sarılıverseydim
ßilemedim...Nerden bilirdim ben yerine
Kahpe kurşunların sana sarılacağını..
Mevlam böyle yazmış
ßu onuru sana şehit olarak
ßana seninle gurur duyarak yaşamayı nasip etmiş
ßu saatler,
Hep bu saatlerde yanar yüreğim
ßir sen bilirsin, birde ben..
Kızma bana..
ßak.. Ağlamıyorum... Onlar bahar çiğleri...
Yarın senin yeleğini giyip güneşe çıkacağım
Hep kızardın bana
Eski resimlerimize bir daha bakacağım..
Her birinde görev anılarını yineleyeceğim
Ama sen anlatamayacaksın...
Senmişcesine yanımda kendim mırıldanacağım...
ßeşyıl sonrasında acı çalan kapının zilini bekleyeceğim..
ßu saatler,
Tam bu saatlerde senin haberin gelmişti
O zamanda şimdiki gibi yutmuştum hıçkırıklarımı..
Yok.. Ağlamıyorum... ßakma öyle..
Onlar bahar çiğleri...
Senin bedenine benim yüzüme değen ..
Yarın bir başka bakacağım yollara..
Ağlamayacağım.. Susacağım..
Kimse anlamayacak geveze kardeşinin suskunluğunu..
Düğümlerimi çözeceğim
ßu saatler,
İşte tam bu saatler...
Senin bu toprak için öldüğün
ßenim bu topraklar için bi daha yaşadığım saatler..
Abimin benden koparıldığı saatler...
Onun için bir daha bağlandığım saatler...
İlayda Seralı